Blog

Ramazanın gelmesiyle fırınların ve ekmek satan yerlerin önündeki sıranın uzayıp gittiğini fark etmişsinizdir.

Lezzetli yemeklerin sırrı ustaca harmanlanmış baharatlarda gizli. En az yemekler kadar tatlılar da baharatlarla zenginleşen yiyecekler.

Ramazan ayında belirli saat aralıklarında tutulan oruç ile beslenme alışkanlıkları da hızlı bir şekilde değişiyor. Gün içerisinde beslenmeye ara verilerek dinlendirilen vücut, sindirim sisteminin çalışma düzenini de etkiliyor.

Baharat tüm yemeklerin olmazsa olmaz malzemesidir. Hepsi ayrı tat, ayrı hissiyat bırakır ağızda. Her yemeğe her baharat yakışmaz ama. Yeri ve zamanı vardır hepsinin. Kimini ocakta yemek pişerken koyarsın, kimini ise servis etmeden önce..

Baharat yüzyıllardır sofralarımıza lezzet katan temel yapı taşlarından biridir. İsterse beş yıldızlı bir şefin ellerinden çıkmış ister anne eli değmiş olsun, baharatsız bir yemek biraz eksik kalmış demektir.

Birbirinden farklı lezzetleriyle yemeklere eşsiz bir tat katan baharatın geçmişini daha önce hiç merak etmiş miydiniz?

Damaklarımızda harikalar yaratan bu baharatların tarihine hadi bir göz atalım. Baharatın tarihi M.Ö. 5000 yıl

Şimdi tavuktan avokadoya, karidesten köfteye, peynirden fasulyeye kadar birçok farklı malzeme ve baharatla yapılabilecek bir atıştırmalıktan bahsedeceğiz. Çok acı, bol baharatlı ve bir o kadar farklı!

Kelime olarak sıcak karışım ya da acı baharat karışımı anlamına gelen garam masala, Hindistan ve Güney Asya bölgelerinde oldukça popüler bir baharat.

Pilavı kara bibersiz, köfteyi kimyonsuz düşünebilir misiniz? Belki yılların getirdiği alışkanlık, belki de malzemelerin muhteşem uyumu, tıpkı cajun baharatı ve patates gibi.

1960’lardan günümüze kadar uzanan bir baharat öyküsü. Sağlıklı, lezzetli ve kaliteli ürün anlayışıyla çıktığımız bu yolda kendimizi her alanda geliştiriyor, üretimden tüketim sürecine kadar...